-
1 gitmek
vi1) gehenher şey yolunda giderse... wenn alles gut geht...2) weggehenikinci viteste \gitmek im zweiten Gang fahren5) (hin) führenbu yol nereye gider? wohin führt dieser Weg?, wo führt dieser Weg hin?6) bir entrikaya kurban \gitmek einer Intrige zum Opfer fallenkursa \gitmek einen Kurs besuchen -
2 su
su <- yu> Wasser n; Saft m;su baskını Überschwemmung f; Hochwasser n;su etmek leck sein;su geçirmez wasserdicht;su gibi akmak wie im Flug vergehen; viel trinken, fam saufen;su gibi bilmek aus dem Effeff wissen;su gibi gitmek Geld dahinschmelzen;su gibi konuşmak (okumak) fließend sprechen (lesen);su götürmemek fig auf der Hand liegen;su götürmez unumstritten, offenbar;-in su götürür yeri olmamak unumstritten sein;su ısıtıcı Warmwasserbereiter m;su içinde mindestens;su içinde kalmak in Schweiß gebadet sein;su işleri Bewässerungsarbeiten f/pl;su katılmamış fig reinsten Wassers;su kayağı Wasserski n;su kayağı yapmak Wasserski fahren;su koyuvermek Saft ausscheiden; fig die Flinte ins Korn werfen; einen Lachanfall bekommen;su seviyesi Wasserspiegel m;su yüzüne çıkmak offenbar werden;su yatağı Wasserbett n;sudan ucuz spottbillig;suya düşmek fig ins Wasser fallen;suya sabuna dokunmamak fig heikle Dinge vermeiden;suyun başı Quelle f;-in suyuna gitmek, suyunca gitmek jemandem nicht widersprechen;suyunu çekmek Wasser absorbieren; fig Geld usw verbraucht werden;çamaşır suyu (chlorhaltiges) Bleichmittel n;maden suyu Mineralwasser n;mide suyu Magensaft m -
3 çorap
çorap bağı Strumpfband n;çorap kaçtı der Strumpf hat eine Laufmasche;çorap örmek Strümpfe stricken; fig Ränke schmieden;çorap şişi Stricknadel f;çorap söküğü Laufmasche f;çorap söküğü gibi gitmek (oder gelmek) es geht wie geschmiert -
4 çorap söküğü
Laufmasche f\çorap söküğü gibi gitmek ( fig) wie am Schnürchen laufen, reibungslos laufen -
5 peynir
-
6 üzere
1) um... zugitmek \üzere kalktı er stand auf, um zu gehen2) bir şeyi yapmak \üzere olmak dabei [o im Begriff] sein, etw zu tunkonuklar gitmek \üzere die Gäste sind im Aufbruch begriffen3) ( gibi) wie4) derhal geçerli olmak \üzere mit sofortiger Wirkungsaklı kalmak \üzere unter Vorbehalt5) görüşmek \üzere! auf Wiedersehen!yakında görüşmek \üzere! bis bald! -
7 aksi
aksi1 → akis1aksi cevap Absage f, abschlägige Antwort;aksi gibi unglücklicherweise;aksi gitmek schief- oder danebengehen;aksi halde oder takdirde anderenfalls, sonst;aksi tesadüf Missgeschick n -
8 at
at <- tı> Pferd n;at başı gitmek Kopf an Kopf rennen; fig auf gleichem Niveau stehen;at cambazı Zirkusreiter m; Pferdehändler m;at gibi scherzh Walküre f;at oğlanı Pferdeknecht m;at oynatmak zeigen, was man kann; nach Gutdünken verfahren;at uşağı Stallknecht m;ata binmek reiten;atı arabaya koşmak ein Pferd vor den Wagen spannen;atlar anası scherzh Walküre f, Hünin f -
9 âdeta
\âdeta ölecekmiş gibi als ob er sterben würde2) ( bayağı yürüyüşle) im Schrittatla \âdeta/tırıs/dörtnala gitmek im Schritt/Trab/Galopp reiten -
10 hoş
I adj1) angenehm, behaglich\hoş bir sıcaklık eine behagliche Wärmedışarıda \hoş bir serinlik var es ist angenehm frisch draußenkulağa \hoş gelmek sich gut anhören, angenehm klingen2) \hoş bir renk eine ansprechende Farbe3) \hoş geldin(iz) ! — \hoş bulduk! (herzlich) willkommen! — danke schön!birine \hoş geldin(iz) demek jdn willkommen heißen4) \hoş görmek tolerieren, dulden5) bana göre hava \hoş ( fam) es ist mir (ganz) egal6) birinin bir şey \hoşuna gitmek jdm gefällt etw, etw behagt jdmbu \hoşuna gitmiyormuş gibi yapma! tu nicht so, als ob dir das nicht gefiele!tadı \hoşuma gitmedi es schmeckt mir nicht7) gönlünü \hoş etmek erbauen (-in)pek \hoş bir manzara değildi es war ein nicht gerade erbaulicher Anblick -
11 yağ
См. также в других словарях:
kağnı gibi gitmek — çok yavaş gitmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
çorap söküğü gibi gitmek (veya gelmek) — başlayan bir iş veya birbirine bağlı birçok iş arka arkaya ve kolayca sürüp gitmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
su gibi gitmek — (bir şey) bol bol harcanmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
badi badi yürümek (veya gitmek veya koşmak) — ördek gibi iki yana sallanarak yürümek (gitmek, koşmak) Hani biz bir çayırda arabayla geçerken bir boğa çıkageldi, köylü korkudan nasıl badi badi koşmaya başlamıştı? A. Ş. Hisar … Çağatay Osmanlı Sözlük
sel gibi akmak — 1) sıvılar için bol ve gür akmak Durmaz akar gözüm yaşı sel gibi. Âşık Veysel 2) zaman çabuk ve hızla geçmek 3) insanlar kalabalık bir yığın hâlinde gitmek, yürümek … Çağatay Osmanlı Sözlük
ok gibi (yerinden) fırlamak — çok hızlı gitmek Affedersiniz, beni burada görürse kızar, diye ok gibi fırladı. B. Felek … Çağatay Osmanlı Sözlük
kuş gibi uçup gitmek (veya uçmak) — 1) çok kısa süren bir hastalıkla ölmek 2) çok kısa sürmek, geçmek Baktım seneler kuş gibi uçuyor / Baktım sonum bir avuç toprak. B. Necatigil … Çağatay Osmanlı Sözlük
sürüp gitmek — eskiden olduğu gibi, eskiden nasılsa gene öyle olmak, öyle devam etmek Fakat bereket ki bu nevi duygular ancak masal ve romanlarda sürüp gider. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
tesbihe dizer gibi dizmek — sp. futbolda, rakip takımın oyuncuları arasından birer birer geçip gitmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
yuvarlanıp gitmek — 1) eldeki imkânlarla geçinmek Biz işte aile gibi bir şeyiz burada, büyük hanımı da kendimize uydurduk, yuvarlanıp gidiyoruz. R. N. Güntekin 2) birdenbire ölmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
tersine gitmek — 1) (bir iş veya durum) istenildiği gibi gerçekleşmemek, iyi sonuç vermemek 2) (bir iş veya durum) bir işten veya bir durumdan hoşlanmamak Kızların keman çalması benim o zamanlar bir tersime giderdi. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük